30 Temmuz 2015 Perşembe

Yeni Ufuklara: Sanal Havacılığı Tanıyalım

                                        
                    
             Havacılık dünyada olduğu kadar ülkemizde de geniş yer bulmaktadır. Şüphesiz havacılık alanında en çok ilgiyi pilotlar görür. Bir çok insan zamanında pilot olmak istemiştir. Bu kişilerden çok azı hayallerini başarabilmiştir. Pek çoğu da gerek fiziki yetersizliklerden gerekse maddi imkansızlıklardan pilot olabilecek bir eğitim alamamış, çelik kanatlarını takıp gök yüzünde dans etmeyi başaramamıştır. Bu sebepten ötürü dünyada bir akım meydana gelmiştir: Sanal Havacılık.
           Artık çeşitli simulatör platformlarında pek çok sanal pilot bulunmaktadır. Hadi sanal pilot olayım demekle hemen olunmaz tabi ki. Bu olay uçak oyunu değildir. Bir, Bir buçuk ay kadar bir süre internetten pdfler şeklinde edinebileceğiniz uçak kullanmayı öğretici dökümanlarla uçak kullanmayı öğrenmeniz lazım. Askeri ve sivil pilot dökümanlar olmak üzere iki farklı çeşit doküman mevcuttur. Bu dökümanları eski gerçek pilotlar sanal pilotlara uçak kullanmayı öğretmek için
hazırlamışlardır.Pek çok eski pilot da meslek hasreti gidermek için sanal havacılığın içindedir.

          Sanal havacılıkla uğraşmak için basit bir bilgisayar ve bir uçak oyun kolu ( Uçak joystick'i) lazımdır. İnternetten her alışveriş sitesinden 60-140 fiyat aralığında olmak üzere sipariş edebilirsiniz. Sonrasında Skype, Teamspeak 3 ve çeşitli forumlar olmak üzere bu işe gönül vermiş insanlarla bir olup , gerçeği aratmayan uçuşlar yapabilirsiniz. Bu forumların bazılarını yazının en aşağısında sizlerle paylaşacağım.
          Sanal havacılık askeri ve sivil olmak üzere ikiye ayrılır. Sanal askeri havacılık, sanal bir hava filosuna üye olmanız ile beraber çeşitli rütbelerde olacak olan birçok kişiyle beraber ''Falcon Bms'' gibi askeri simulatör platformlarında muharip görevler yapmanızı sağlar. Aynı gerçek hayattaki gibi rütbe alıp branşlaşılmaktadır. Bazıları Hava-Hava görevleri icra etmede branşlaşırken, bazıları da Hava-Kara görevlerinde branşlaşmaktadır. Kullanılan uçaklar günümüzde var olan tüm muharip uçaklardır. Gerçek kullanıcılar ile birlikte daha önceden detaylıca hazırlayacak olduğunuz harekat planlarını gerçekleştirmek için telsiz konuşmaları ile kordine olup daha önceden belirlenmiş hedefleri yok etmeye ya da keşif gibi görevleri icra etmek üzere birçok kişi ile kanat kanada uçmanın ve adrenalin yüklü pek çok görev icra etmenin zevkini siz de sanal askeri havacılığa giriş yaparak yaşayabilirsiniz.Kendinizi geliştirerek rütbe atlayabilir, komuta görevlerini de üstlenebilirsiniz. İsterseniz yabancı ülkelerdeki insanlarla da görevler icra edebilirsiniz.
         
Bir de sivil havacılık var tabii ki. Sivil havacılık ''Microsoft Flight Simulator'' isimli bir simulator programı üstünden işlemektedir. Tıpkı gerçek hayattaki gibi THY, Pegasus, Atlasjet, Britsih Air gibi tüm hava yoları mevcuttur. Ayrıca kişiler kendi hava yolarını da oluşturabilmektedir. Bu hava yollarına girip kargo ya da yolcu taşıma gibi görevleri icra edebilirler. Sivil havacılıkda ayrıca yer ekibi de mevcuttur. Yani isterseniz pilot olup uçak sürebilir ya da yer ekbinden olup uçak trafiğini kontrol ve kule görevlisi olarak görev icra edebilirsiniz. Uçakların uçtuğu harita tıpkı askeri havacılıkta olduğu gibi sivil havacılıkta da tamamen gerçek hayattakinin aynısıdır. Uçuşlar sonucunda maaş ve uçuş komisyonları ile para biriktirip sanal olarak ev araba alıp zengin yaşamı sürebilir, ya da kendi şirketinizi açıp uçak alabilirsiniz. Tanındık firmalara başvuru yaptığınız gibi kabul edilmezsiniz. Büyük firmalar sadece piyasadaki en iyi pilotları bünyesine alır. Kilometre başına en az benzini harcayıp, uçağı en hafif şekilde indirip, uçuş kurallarına ve prosödürlerine uyup, çok sayıda uçuş saatine sahip olup siz de kariyer yapıp büyük şirketlerin bünyesinde pilot olabilirsiniz.
    
   Dünyadaki kadar olmasa da ülkemizde de sanal havacılığın kitlesi büyüktür. Türk Yıldızları, Solotürk ve dünyadaki diğer akrobasi timleri sanal havacılıkta da mevcuttur. Bu timlere başvuru yaparak yeterliliğinizi tim başkanlarına kanıtlarsanız siz de katılabilir, canlı yayında 5000-10000 kişinin sizi internetten hayranlıkla izleyebileceği gösterilerde bulunabilir, sanal havacılık festivallerinde dünyadaki pek çok kişi ile internet üzerinde beraber olup canlı yayında akrobasi gösterinizi yapabilirsiniz. Siz de girmek istiyorsanız hiç durmayın, aşağıda vereceğim linklere tıklayın. Şimdiden hepinize kırımsız uçuşlar dilerim !

          Linkler: Askeri havacılık için, http://www.turkishairforce.org/ www.gumuskaplanlar.org Sivil havacılı için, http://sanalhavacilik.net/ https://www.ivao.aero www.vatsim.net
Not: Askeri havacılık ile ilgili verdiğim linklerdeki siteler aynı zamanda sivil havacılık için de kaynak ve arkadaş kitlesi barındırmaktadır.
Devamını oku »

3D Yazıcılar: Bir Tane Alın İkincisini Kendi Yapsın


  

   Teknolojiyi yakalamaya çalışmak gerçekten zor. Evimize aldığımız yazıcılarımız hala daha eskimeden bir de üç boyutlu yazıcılar çıkageldi karşımıza. Bilgisayarınızda bir üç boyutlu model oluşturun ve entere basın. Sonra yazıcınızın kapağını açıp ürününüzü alın ve amacınız doğrultusunda kullanın.
             3D yazıcılar yavaş yavaş evlerimize girmeye başladı. Fiyat olarak da çok yüksek sayılamaz aslında. Ortalama bir 3D yazıcıyı ortalama bir akıllı telefon fiyatına satın alabilirsiniz. İstediğiniz her aleti, bilgisayar üzerinden modelenmiş olması şartıyla 3D yazıcınız sayesinde elde edebilirsiniz. Bu modelleri siz de yapabilir veya internetten hazır yapılmış olanları kullanabilirsiniz. Hatta öyle ki 3D yazıcınızdan bir tane daha 3D yazıcızı üretebilirsiniz!
             3D yazıcılarla dilediğinizce tasarlayıp telefon kılıfları, aksesuarlar, elbiseler, oyuncaklar, kulaklıklar, maketler üretebilirsiniz. 3D yazıcınızın sınırları hayal gücünüzün sınırları kadardır. Özellikle mimarlar, mühendisler tasarladığı projeleri 3D yazıcılardan çıkarıp ön prototif üretebilmektedir. Hatta ve hatta 3D yazıcıdan direk içerisinde yaşayacağınız bir ev bile üretmek için projeler mevcuttur. Aşağıdaki resimlerde görebilirsiniz.

      

 Şu an pek çok kuruluş 3D yazıcılar için araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Şimdilik 3D yazıcıların büyük çoğunluğu, ürünleri oluştururken ham madde olarak sert plastik kullanmaktadır. Ama ek olarak çeşitli aksesuarlar ile hammaddenizi çikolata bile yapabilirsiniz. Yani 3D yazıcınız ile çikolatadan silah yapabilir, sonra o silahı yiyebilirsiniz.

          Bilim adamları 3D yazıcılarda ürün olarak elektronik aksamlar çıkarabilmek için araştırmalarına devam etmektedir. Biliyorsunuz ki elektronik malzemeler metaldir ve metaller sert olduğu için çok hassas cihazlar olan 3D yazıcılar tarafından ham madde olarak kullanımaya elverişli değildir. Şimdilik alternatif olarak 3D yazıcılardan elektronik malzeme çıkarabilmek için bitkilerden elde edilen selüloz üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Şimdilik bağzı 3D yazıcılar selüloz kullanarak bazı elektronik aksamları üretebilmektedir.

          Tıp alanında da bu 3D yazıcılar kullanılmak üzere geliştirilmektedir. Kol, bacak, göz gibi biyolojik parçaların yakın gelecekte, 3D yazıcılar tarafından üretebileceği bilim adamları tarafından söylenmektedir.



Bu bağlamda NASA ilerde kuramaya planladığı uzay kolonileri için, yemek üretebilen 3D yazıcılar üretmek için çalışmalar yapmaktadır. Yakın bir zamanda evlerinizde istediğiniz yiyeceği 3D yazıcınızdan alabileceğinizden emin olabilirsiniz.


 Şimdi gelin bu yazıcılar nasıl çalışır bir bakalım:
  1. Öncelikle elektronik ortamda, 3D yazıcınızda üretmek istediğiniz şeyin bir üç boyutlu modeli bulunması gerekir. Bu modelleri tarayıcılar ile bir başka cismi taratarak, elektronik ortamda kendiniz hazırlayarak yada internetten hazır tasarlanmış olanları indirerek elde edebilirsiniz.
  2. Elinizde bulunan 3D modeli, yazıcınızı bilgisayara bağlayarak ya da usb ve sd card ile bilgisayardan bağımsız olarak 3D yazıcınıza tanıtabilirsiniz. 3D yazıcınız bu modeli yapay zekasıyla işleyip, beyinin içinde modeli aşağı kısmından yukarı kısmına doğru yatay kesitlere ayırıp hafızasında bu nesneyi oluşturmak için hazır konuma getirir.
  3. Sonrasınında 3D yazıcınıza;  ''yazdır'' komutunu verdikten sonra üretmek istediğiniz ürünün aşağı kısmından yukarı kısmına doğru kat kat oluştuğunu izleyebilirsiniz.

  • 3D yazıcı bu ürünü, hareket eden tabancasının ucundan saç telinden bile ince şekilde çıkardığı sert plastiği görünmez bir kalıbı dolduruyormuş gibi örerek oluşturmaktadır.


Aklınızda soru işareti oluşabileceğini düşündüğüm için olası soruları aşağıya yazıp cevaplayacağım:
  1. Diyelim yazıcıdan bir oyuncak araba çıkarmak istiyoruz, tekerler hareket eder mi ? Evet eder. Çünkü 3D yazıcı, ancak mikroskop ile fark edebileceğiniz şekilde hassas çalışır. Oyuncak arabayı sorunsuz ve tekerleri hareket edebilir şekilde üretecektir.
  2. Ben tabanca gibi karmaşık bir ürün yapmak istiyorum, 3D yazıcı ile üretebilir miyim ? Tabii ki de. 3D yazıcı ile yapabileceklerinizin sınırı yok. 3D yazıcınız ile parçalar çıkarıp, elde ettiğiniz parçaları en son birleştirerek en karmaşık şeyleri bile üretebilirsiniz. 3D yazıcıların içine sığamayan büyüklükteki ürünleri de parça parça üreterek elde edebilirsiniz.



İşte teknolojinin geldiği son noktalardan birisi de bu. Bizi takip ederek bunun gibi teknoloji harikaları ve bilimsel bir çok şey hakkında makalelerimizi okuyabilirsiniz. Bir başka yazımızda görüşmek üzere...       
Devamını oku »

Kara Delikler: Devası Yıldızların Öfkesi

         
Evrende milyarlarca yıldızın oldu tahmin edilmektedir. Öyle ki, bilim adamları eğer gözlerimiz çok daha hassas olsaydı, geceleri gök yüzüne baktığınızda tek bir karanlık nokta bile göremeyeceğinizi, her tarafın yıldızlarla kaplı olduğunu göreceğimizi söylemektedir. Bu yıldızlardan bağzıları, çok büyük olan güneşimizden binlerce kat daha büyüktür. Bu devasa yıldızların ölmesini hiç istemezsiniz. Çünkü eğer ölürlerse bir canavar meydana gelmiş olacaktır, Kara Delikler...

             Her yıldız öldüğü zaman kara delik oluşmaz. Bir kara deliğin oluşması için güneşten daha da büyük yıldızların ölmesi gerekir. Peki ya bu yıldızlar neden ölür ?


 Biliyorsunuz yıldızlar bir ateş topu gibidir. Bu ateşin yanması için yakıta ihtiyaç vardır. Çoğu yıldız enerjisini  Hidrojen-Helyum döngüsünden elde eder. Yıldızlar bu döngüyü milyarlarca yıl sürdürmektedir. Fakat bir süre sonra helyuma dönüşen hidrojenler bir daha hidrojen olamamaya başlar. Bunun sonucunda yıldız artık ölmektedir. Büyük ihtimalle şu soruyu sorabilirsiniz: Büyük yıldızlar ölünce neden kara delik oluşur? Bunun cevabı şudur:


  • Biliyorsunuz ki çok sıcak cisimler hareketlenip merkezden uzaklaşmaya çalışmaktadır. Yıldızların yüzeyleri de çok sıcaktır. Peki ya yıldız bu kadar sıcaksa neden ateş gibi dağılmamaktadır ? Çünkü yıldızların kütle çekim kuvveti merkeze doğru çok büyümektedir. Dağılma isteğinde olan bu ateş topu kütle çekim kuvveti ile dengelenip dağılmadan durmaktadır. Ama bu yıldızın yakıtı bitip sıcaklığı düşmeye başlarsa ne olur ? İşte o zaman kütle çekim                                                                            kuvveti galip gelerek yıldız büzülmeye başlar. 

Peki bu büzülme sonucu mu oluşur kara delik ? Hayır, Şöyle ki:
  • Yıldız büzülmeye başlayınca aşırı şekilde ısınmaya başlar. Bir süre sonra yıldız bu büzülme ve ısınma sonucu dayanamaz ve bir başka fenomen olan süpernova gerçekleşir, yani yıldız patlar. Yıldızın patlamasının ardından dış katmanı uzaya saçılır ve uzaya saçılan bu dış katman nebula oluşturur.. Nebulalar hakkında bir makalemiz sitede mevcuttur. 
Eee, şimdi yıldız patladı, peki ya sonra ? Sonrası:
  • Patlamanın merkezinde yıldızın çekirdeği bulunmaktadır. Bu çekirdek, kütle çekim kuvvetinden dolayı kendi içine doğru büzülmeye başlar. Öyle büzülür ki, yıldızın çekirdeği madde özelliğini kaybeder. O devasa ateş topunun genişliği şimdi 2-3 kilometre olacak kadar küçülmüştür.  Çok küçük bir hacme sıkışan bu devasa kütle uzayı bükmekle kalmayıp deler. Bu uzayı bükme ve delme olayını Einstein Genel Görelilik Teorisinde açıklamıştır. Biz de bu teoriyi derleyip, rahatça anlayabileceğiniz bir makale hazırladık. Buraya tıklayarak okumanızı kara delikleri eksiksiz biçimde anlayabilmeniz için şiddetle tavsiye ediyorum.
  • Oluşan karadeliğin çekim kuvveti o kadar güçlüdür ki ışık bile kaçamamaktadır. Eğer bir cismin ışığı bize ulaşmazsa siyah gözükür. Bu yüzden bu cisimlere Kara, uzayı deldiği için de Delik denmektedir. Kara Delikler bu yüzden böyle adlandırılmaktadır.


  • Einstein Genel Görelilik teorisinde bir cismin yüksek kütle çekim kuvvetine mağruz kalırsa zamanın o cisim için daha yavaş akacağını açıklamıştır. Kara Deliklerin kütle çekim kuvvetine büyük demek onlara hakaret olur. Kara deliklerin kütle çekiminin büyüklüğü bambaşka bir boyuttadır. Bu yüzden kara deliklerde zaman yavaşlamaktan öte, durmaktadır.

  • Ayrıca uzayı deldiği için kara deliğin içine girerseniz bir solucan deliğin içinden geçer ve evrenin bambaşka noktasına düşerseniz. Tabi şanslıysanız. Bir diğer ihtimal de zamanda yolculuk yapmış  ya da paralel evrene geçmiş olmanızdır.
  • Kara Deliklerin devasa kütle çekim kuvvetine sahip olduğunu söylemiştik . Bu konuda iki örnek daha verelim. Devasa yıldızların yanında bir toz parçası gibi kalan kara delikler, en büyük yıldızı bile milyonlarca kilometre öteden kendi içine doğru çekmeye başlayacaktır. Bir süre sonra devasa yıldızın bir zamanlar var olduğu konusunda hiç bir kanıt ortada kalmayacaktır. Kara deliklerin gücünü açıklayan bir diğer örnek de bağzı galaksilerinin merkezinde bulunup, tüm galaksideki yıldızları çevresinde döndürmesidir.  Tüm galaksinin boyutunu bir dünya boyutu olarak kabul ederseniz, bir elektron kadar bile olmayan kara delik tüm galaksiyi emri altına almaktadır.

  • Kara deliklerin en büyük cisimleri bile içine çektiğini söyledik. Peki bu cisimlere ne olmaktadır. Evrende hiç bir madde yoktan var olmaz, var olan madde de yok olmaz. Kara deliklere giren maddeler ilk önce parçalanır. Parçalanan bu maddeler Solucan Deliğinde geçerek Beyaz Delik olarak adlandırılan bir başka delikten dışarı püskürtülür. Yani bir Kara deliğin varlığı, evrenin bir başka tarafında bulunan beyaz deliğin ve karadelikle beyaz deliği birleştiren bir solucan deliğinin var olduğuna işarettir.
Üstteki açıklığı kara delik sayarsak alttaki açıklık beyaz deliktir. Bu iki açıklığı birleştiren yer de solucan deliğidir.

Evrendeki hiç bir cismin varlığı sonsuza kadar sürmeyeceği bir gerçektir. Kara Deliklerin de ömürleri vardır. Kara delikler radyasyon yayarak kütlesini milyarlarca yılda kaybetmektedir. Kara deliğe kütle kaybettiren bu olaya, Einstein'ın omuzlarından yükselen bir başka kişi olan Stephan Hawking tarafından keşfedilen, Hawking Işıması denmektedir.


Benim için yazması gerçekten keyifli olan bir başka yazının daha sonuna geldik. Umarız aynı keyifi siz de almışsınızdır. Bir başka yazımızda daha görüşmek üzere, hoşça kalın.
Devamını oku »

Genel Görelilik Teorisi: Uzayın Geometrisi

       
   Genel Görelilik Teorisi, Özel Göreliliğin genişletilmiş halidir diyebiliriz.  Einstein Özel Görelilikte anlattığı uzay zaman ilişkisini; Genel Görelilikte,  kütle çekiminin uzayın geometrisine yaptığı etkileri harmanlayarak oluşturmuştur. Bu yüzden öncelikle Özel Göreliliği anlattığımız yazımızı okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

            Genel Görelilik Teorisi kütle çekim kuvvetinin uzay ve zamana yaptığı etkiyi açıklamaya yarayan bir teoridir. Genel Görelilik bir cismin uzaya ve zamana etkilerini, ışığın yer çekimi ile etkileşimi, uydularımızın nasıl dünyamız çevresinde döndüğünü, kara deliklerin neden ve nasıl oluşup nasıl davrandıklarını açıklamaktadır. Bu teoriye göre kütle çekim kuvveti uzay ve zamanı büker. Hacmi eşit olan iki cisimden kütlesi daha fazla olan cisim uzayı ve zamanı daha fazla bükerken kütlesi aynı olan iki cisimden hacmi küçük olan daha az büker.Bunun sebebi evrenin dokusunu belirleyen doğa yasalarında böyle yazmasıdır.Bu paragrafı iyi anlamanız yazının devamını daha sağlıklı okuyabilmenizi sağlayacaktır. Biz her olayı size örnekli ve anlaşılır şekilde anlatacağız. Broşürümüzü okuyup Bilimsel Boyutlar Turizimi seçtiğinize göre yolculuğumuza başlayabiliriz...
             Einstein; doğa kanunlarının,  yer çekiminin etkilediği cisimler ile uzay boşluğunda belirli bir ivmeyle hareket eden cisimlere benzer şekilde etki ettiğini göstermiştir. Bu olayı resimdeki örnekle daha iyi anlayabilirsiniz. Resimde görüldüğü gibi dünyadayken elimizden bıraktığımız cisim yer çekiminin etkisiyle yere düşerken, belirli bir ivmeyle hızlanarak hareket eden roketin içinde bırakılan cisim de roketinin tabanına düşmektedir.Bu olay da bize belirli bir ivmeyle hareket eden cisimler ile yer çekimine maruz kalan cisimlerde doğa yasalarının benzer şekilde işlemesini anlatmaktadır.Bu cümle teorinin kilit cümlesidir.


            Peki bu teori tam olarak bize neler anlatmaktadır ? 
  •              Herhangi bir hızla hareket eden cisme göre zaman, durağan cisimlere göre daha yavaş akmaktadır. Bir başka deyişle bir cismin hızı ışık hızına ne kadar yakınsa zamanın o kadar yavaş akacağını, ışık hızına gelen cisimler için de zamanın duracağını söyleyebiliriz.Bu çıkarımları özel görelilik teorisinden elde etmiştik.Genel görelilik ise bize doğa yasalarının bir ivmeyle hareket eden cisimler ile yer çekimine maruz kalan cisimlerde benzer davranmasından dolayı, uzayda bir ivmeyle hareket eden cisimlerde de yer çekimine maruz kalan cisimlerde de, uzay boşluğunda hareketsiz kalan cisimlerden daha yavaş akacağını söylemektedir


  •            Apartmanda oturan insanlardan aşağı kattakiler yukarı kattakilere göre daha az yaşlanmaktadır. Çünkü aşağı kattakilere yer çekimi daha güçlü etki etmektedir.
  •            Kütle çekim kuvveti uzayı tıpkı gerilmiş bir çarşafın üstüne ağır bir bilye koyuyormuş gibi büker. Bu yüzden ışık bir yıldızın ve ya gezegenin etrafından yay çizerek geçer. Bunun sonucunda bir yıldızın arkasında kalan bağzı cisimlerin görüntüsü uzayın içerisinde birden fazla veya farklı bir yerde gözükebilmektedir.


  •            Yıldızlar ve gezegenler uzayı bükmesinden dolayı yörüngelerinde cisimler dolaşmaktadır. Bu olayın simulasyonunu yine bir gergin çarşafa büyük bir bilye koymanızın ardından daha küçük bir bilye bırakarak gözlemleyebilirsiniz. Küçük bilye büyük bilyenin etrafında bir süre dönecektir.


  •            Eğer çok büyük bir kütle çok küçük bir hacme sığdırılırsa uzay bükülmekle kalmayıp delinecek ve ışığın bile kaçamadığı şiddette bir kütle çekimi oluşacaktır. Yani karadelik...
                     Genel Görelilik kara delikleri de açıklamaktadır. İşte işin en heyecanlı kısmı buras. Karadelikler hakkındaki ayrıntılı yazımızı site içerisinde bulabilirsiniz. Biz karadeliklerin şimdilik genel görelilik ile ilişksinden bahsedeceğiz: 
                     Yıldızların kendi enerjilerini üretir ve etrafındaki gezegenlere enerji verir. Yıldızların, istisnalar olsa da, yüzde doksan dokuzu nükleer bir tepkime olan helyum hidrojen döngüsünden sağlamaktadır.Yani güneşimiz devamlı patlayan bir atom bombasıdır. Şimdi işin can alıcı kısımları geldi. Mutlaka ateşin yukarıya doğru yayılma isteğini fark etmişsinizdir. Bunun nedeni ısınan cisimlerin merkezden uzaya doğru yayılma isteğidir. Güneş de çok büyük bir ateş topu olduğuna göre neden merkezden uzaya doğru yayılmamaktadır ? Sebebi yıldızın merkezine doğru etki eden kütle çekim kuvveti ile uzaya doğru genişleme kuvvetinin dengede olmasıdır. Fakat bir gün her yıldızın yakıtı bitecek ve o zaman ne olacak?
  • Yakıtı biten yıldızların genişleme kuvvetinin yok olmasından dolayı merkeze doğru olan kütle çekim kuvveti galip gelicek ve büyük bir patlamadan sora yıldız kendi içine çökecektir. O kaskoca yıldız öyle küçük bir hacme sığacaktır ki en büyük yıldızların bile çapı 100 metreyi geçemeyecektir.

  • O kadar küçük bir hacime o kadar büyük bir kütle sığacaktır ki kütle çekimi uzayı bükmekle kalmayıp delecektir. Delinen uzayda deliğin bir tarafı evrenin bambaşka bir yüzü veya evrenin geçmişten ya da gelicekten bir başka kısmı olacaktır. Tam merkezinde de zamanın nasıl davranacağı hala daha araştırma konusudur. Işık hızında hareket eden fotonları bile içine çekebilen bu maddenin zamanın işleyişini nasıl değiştirdiği akıllara durgunluk veren bir sorudur. Kara deliklerden ışık bile kaçamadığı için ortaları karanlıktır.
  • Kara deliklerin merkezleri ışığı içine çektiği için siyah gözükecektir. Çevresindeki ışıklar da uzayı çok fazla büktüğü için bariz bir şekilde dağılarak bize ulaşacaktır. Zaten bilim adamları kara delikleri siyah bir cisim olarakdan çok etrafındaki ışığı bozuk bir mercek gibi çok güçlü bir şekilde dağıtan maddeler aramaktadır.


  • Kara deliklerin kütle çekimi o kadar büyüktür ki her büyüklükteki cismi içine çekebilir ve o cisim hakkında geriye hiç bir kanıt bırakmaz.


İşte Genel Görelilik Teorisi bize bunları açıklamaktadır.Son durağımıza gelmiş bulunmaktayız. Biz bu teoriyi okurken sıkılmayarak zevk alabileceğiniz bir şekilde sizlere anlatmaya çalıştık. Umarız başarılı olmuşuzdur.

 
Devamını oku »

Evrim Teorisi


Bu yazımızda sizlere teorilerin belki de en çok tartışılanını ve merak edilenini anlatacağız.

Öncelikle evrim düşüncesinin tarihçesiyle başlayalım. evrim düşüncesi sanılanın aksine ne Darwin’le başladı ne de 17.yüzyılda,En çok katkıyı Darwin sağlamış olsa da evrim düşüncesi neredeyse insanın düşünmeye başlama yaşı kadar eskidir. Hatta bunlar bazı mitlere bile kazınmıştır. Yunan mitolojisinin bile kendine ait bir evrim düşüncesi vardır. Aristoteles’ten Konfüçyüs’e, İbni  Haldun’dan İbni Sina’ya kadar çoğu düşünürün hep bir evrim düşüncesi olmuştur. Biz ise yazımızda bunlardan değil Modern Biyolojinin yapı taşı olan  ilk olarak Darwin’in bilimsel mecrada dillendirdiği ve arkasından günümüzde bile sürekli gelişen Evrim Teorisinin ana hatlarından bahsedeceğiz.

Evrim teorisi şu an ki tüm canlılarının kendinden önceki başka canlılardan geliştiğini ileri sürer. Canlılar değişen koşullara uyum sağlayarak değişir gelişir. Bu gelişmeyle canlıların evrimleştiğinden bahseder. Soy ağaçları çıkararak canlıları sınıflandırır ve bugün ki canlıların ortak ataları olduğunu savunur. Ortak atalardan farklı yeni canlıların oluşması için de bir çok mekanizma olduğunu söyler.

 Bu mekanizmalardan belli başlıları şunlardır:


  1. Doğal Seçilim
  2. Mutasyon
  3. Crossing-Over 
  4. Gen akışı 
  5. Genetik Sürüklenme


Bu mekanizmalardan sırayla bahsedelim:

  • Doğal Seçilim:

Doğal seçilim bir popülasyonda fenotipi habitata en uygun olanların hayatta kalıp daha çok üreme şansı bularak, o fenotipi etkileyen geni yavrulara aktarmasıdır. Uzun süre zarfında popülasyonda o özelliğin artması daha uzun zamandaysa popülasyonda sadece o gene ve özelliğe sahip bireylerin bulunmasıdır. Bu doğanın canlılar üzerinde uygunluk testidir.

Buna en bilindik örneklerden biri de Sanayi devrimiyle olmuştur. Sanayi devriminden önce ağaçlarını kabukları açık renklidir ve bölgedeki kelebekler çoğunlukla beyaz renklidir. Sanayi devrimini takip eden 50 yılda ağaçlar likenlerin ölmesinden ve isten dolayı koyu bir renk almıştır. Bunun sonucu ise popülasyonda koyu renkli kelebek sayısı artmış. Açık renkli kelebekler neredeyse yok olmuştur. Bunu nedeni kuşların ağaç renginden zıt olan kelebekleri daha kolay fark etmeleridir.



Evrim karşıtlarını zamanında dillendirdiği bir örnek ise tavus kuşlarıdır. Erkek tavus kuşları ihtişamlı görünümlerine rağmen nasıl düşmanı tarafından fark edilmemiş ve doğal seçilimle yok olmamıştır? Bunun nedeni ise Cinsel Seçilimdir yani dişi tavus kuşlarının İhtişamlı erkekleri seçmesiyle o erkeklerin üreme şansı çok çok artmıştır. Cinsel seçilim de evrimin bir mekanizmasıdır.






  • Mutasyon

Mutasyon, DNA'daki bir molekülünün işleme sırasında bir hata ya da dışarıdan yapılan bir müdahale ( radyasyon gama ışınları) sonucu değişmesidir. Bu değişmeler rastgele ve öngörülemezdir. Bu DNA'nın yapısında bir değişim meydana getirir bu genlerin değişmesi çeşitliliği arttırdığı için evrime katkı sağlar.


  • Crossing-Over 

Crossing-Over, yani parça değişimi eşeyli canlılarda gamet oluşturulurken homolog kromozomlar arasında karşılıkla olarak parça yani gen değişimidir. Böylece yavru bireye aktarılan özellik ebeveynden farklı olur. Bunun sonucu çeşitlilik artar.


  • Gen Akışı 

Gen akışı, kısaca popülasyona dışarıdan göç eden bir bireyin genlerinin popülasyonun gen havuzuna katılmasıdır. Aynı şekilde göç veren bir popülasyonda göç eden bireyin genlerinin popülasyonun gen havuzunda çıkmasıdır. Böylece göçler karşılıklı olarak çeşitliliği ve gen akışı sağlamaktadır. Bu da evrimin bir başka mekanizmasıdır.


  • Genetik Sürüklenme

Genetik sürüklenme ise bir toplulukta ki belirli özelliğe sahip canlıların şans eseri elenmesiyle gen havuzunda değişiklik olmasıdır. Örneğin; ormanın bir bölümünde bir yangın çıkar ve şans eseri beyaz tavşanların çoğu oradadır ve ölür. Bunun sonucu olarak ormandaki tavşan gen havuzunda  beyaz olma özelliği azalır.

Bu mekanizmaları tek tek ele almak teoriyi anlamayı güçlendirir. Tüm mekanizmaları bir arada düşünmek ve uzun yıllar içerisindeki değişimlerden bahsettiğimizi farkına varmak evrim teorisini anlamamızı kolaylaştırır.


İnsanlar maymundan mı geldi?

 Evrim teorisiyle birlikte en çok tartışılan ve karşı çıkılan konudur bu. O yüzden yazımızda bundan da bahsetmek istedik. Biyoloji tüm canlıları sınıflandırdığı gibi insanı da sınıflandırmış ve hayvan kategorisine koymuştur. Bahsi geçen tartışmaysa bilimsel olarak tam doğru değildir. Yani maymunlardan gelme söz konusu değildir. Modern Biyoloji sadece maymunlarla ortak bir atadan geldiğimizi savunur. Yani milyonlarca yıl önce ne maymun ne de insan vardı. Tam olarak ikisi de olmayan bir canlı evrimleşti. Bazı popülasyonları evrimsel süreçte maymun, bazılarıysa insan oldu.

 Evrim Teorisi ana hatlarıyla budur. Esasında çok geniş ve sürekli yeni araştırmalarla güncellenmektedir. Biz de bu çok merak edilen teoriyle ilgili bir makale yazarak sizi bilgilendirmek istedik. Farklı makalelerle sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz.

Yeni Ufuklara...


Devamını oku »